Blog post hero image
Bulutların Üzerinde Bir Gün: San Marino Gezi Anıları

Bulutların Üzerinde Bir Gün: San Marino Gezi Anıları

By Wanderoria
|05.12.2025|6 min read

Bulutların Üzerinde Bir Gün: San Marino Gezi Anıları

Rimini’den çıktık, bulutların üzerine vardık.

 

Bazı şehirler deniz seviyesinde güzeldir.
Bazılarıysa… yukarıdadır.
Hem coğrafi olarak, hem ruhen.

Rimini’deki otelimizden çıktık, yakındaki bir büfeden San Marino otobüs biletimizi aldık.
Çok da bir şey beklemiyorduk aslında.
“5-6 saat ayırırız, biraz yürür, döneriz” gibiydi.

Ama yol boyunca tırmandıkça, kıvrıldıkça, manzara büyüdükçe o düşünce kayboldu.

Virajlı yollar birer birer açıldı.
Camdan dışarı bakarken gökyüzünde süzülen paraşütçüler gördük.
Sonra taş ve sarı renkli evler belirdi.
Sonra kuleler.
Sonra… gerçekten bulutların üzerindeydik.

Bu yazı, San Marino’da geçirdiğimiz birkaç saatin ne kadar yoğun,
ne kadar etkileyici ve ne kadar unutulmaz olabileceğini anlatıyor.
Tarihi kulelerin gölgesinde biraz yürüdük, biraz sustuk,
zirveden aşağı baktık — hem kelimenin, hem hayatın gerçek anlamıyla.

 

 

  1. Tırmanış – Yolda Başlayan Yükseliş

Rimini’den San Marino’ya gitmek haritaya bakınca basit görünüyor:
45–50 kilometrelik bir mesafe, tek otobüs, yaklaşık 1 saatlik yolculuk.

Ama o otobüs, seni düz bir yolda ileriye değil;
sarmal bir yolda yukarıya taşıyor.

 

Sabah saatleriydi.
Otelimizin hemen yanındaki büfeden kolayca biletimizi aldık.
Turistik bir deneyim beklemiyorduk ama yine de çantamıza suyumuzu attık, telefonumuzu şarj ettik — her ihtimale karşı.

Otobüs hareket ettiğinde her şey normaldi.
Ama 15–20 dakika sonra yollar kıvrılmaya başladı.
Bir sağa döndü, hemen ardından sola.
İniş yok, sadece tırmanış.
Sanki yol hep yukarıya yazılmıştı.

Midesi hassas olanlar için not:
Bu yol gerçekten virajlı.
Özellikle yaz aylarında sıcakla birleşince zorlayabilir. Bir ilaç almak mantıklı olabilir.

Tırmandıkça manzara değişti.
Bir anda sahil hattı kayboldu; yerini yeşillikler, vadiler ve gökyüzüne uzanan küçük köyler aldı.

Tam bir virajın ucunda camdan dışarı bakarken,
açık mavi gökyüzünde paraşütle süzülen birilerini gördük.
O an, “bir yere çıkıyoruz biz” hissi gerçek oldu.

Ve sonunda bir dönüşün ardından karşımıza çıktı:
Sapsarı taş duvarlı evler, eski kuleler ve tepede kurulu başka bir dünya.

Sanki bir ülkeye değil, zamanın dışına çıkmıştık.

San Marino girişinde indik, biraz yürüdük.
Ve o anda anladık:
Bu sadece coğrafi bir tırmanış değildi.
Bu, zihinsel bir yükselişin ilk adımıydı.

 

  1. Taş ve Gökyüzü – Kuleler Arasında Zaman Kaybolur

San Marino’ya adım attığımızda ilk his şu oldu:
Burası taşla inşa edilmiş bir gökyüzü.

 

Tüm sokaklar kaldırımsız, sert ve pürüzlü.
Ama o taşlar, yüzyılların ağırlığını taşıyor.
Küçük dükkanların arasında yürürken,
arada bir vadiyi görebiliyorsun.

Her köşe, başka bir fotoğraf gibi.
Her pencere, başka bir döneme açılıyor.

Binalar sarıdan beje, sonra griye dönüyor.
Ama hangi renk olursa olsun, hepsi aynı malzemeden,
aynı çağdan, aynı sabırla yapılmış gibi duruyor.

Burası tarihle şekillenmiş bir ülke değil —
bizzat taşın içine oyulmuş bir dünya gibi.

 

Ve sonra kuleler…
San Marino’nun en meşhur simgeleri:

  • Guaita
  • Cesta
  • Montale

Biz Guaita Kulesi’ne tırmandık.
Dar taş merdivenlerden yukarı çıktıkça nefesimiz biraz daraldı —
ama manzara açıldıkça içimiz genişledi.

En tepeye çıktığımızda etrafı saran bir rüzgar vardı.
Yüzümüzde esiyordu ama daha çok içeride bir şeyler hafalanmış gibiydi.

Aşağıya baktığında:
Vadiler, bulutlar ve uzakta deniz çizgisi.

Yukarıya baktığında:
Sadece gökyüzü.

Ve o an gerçekten dedik ki:
"Burası dünyanın zirvesi gibi."

 

Sokaklar kalabalık mıydı?
Hayır. Yaz günü olmasına rağmen, taş sokaklarda ezilmiyorsun.
Turistik ama huzurlu.
Her dükkan başka bir karakter taşıyor:
Magnetler, şaraplar, çikolatalar, el yapımı objeler...

Hediye almak burada angarya değil — küçük bir keşif gibi.

 

Saat ilerledikçe gölgeler uzadı.
Geri dönmek istemedik ama dönmek zorundaydık.
Ve bu dönüş, her güzel şey gibi biraz hüzünlüydü.

Ama bir söz bıraktık kendimize:
"Bir gün burada kalacağız. Bu kez yalnızca birkaç saatliğine değil."

  1. Eğer Benim Gibisen – Sessizlikte Rahat Edenler İçin

Ben geceyi gündüze tercih edenlerdenim.
Güneş çekildikçe içim rahatlar, kalabalıklar azalınca yürümek isterim.
Bir yerde uzun uzun oturmayı, insanları izlemeyi, kimseyle konuşmadan dolaşmayı severim.

 

San Marino buna izin veren yerlerden biriydi.

Eğer sen de benim gibisen —

  • Kalabalık tur otobüslerinden kaçan,
  • Bir şehri sokak aralarından tanımak isteyen,
  • Sessizliği tercih eden biriysen —
    burada kendini rahat hissedersin.

Tepelere yürümek yorucu olabilir
ama iyi hissettiriyor.

Sokaklar kalabalık değil, ama boş da değil.
İnsanlar hızlı değil, satıcılar ısrarcı değil.
Her şey biraz mesafeli ama çok saygılı.
Ve bu... dinlendiriyor.

Kendinle zaman geçirmek isteyen biriysen, San Marino seni zorlamaz.
Kimse bir şey satmaya çalışmaz,
kimse seni bir yere çekmeye çalışmaz.
Sadece yürürsün.
Yavaşça.
Kendi hızında.

 

Ve dönerken, bir şeyin içini doldurmana gerek kalmaz.
“Ben burayı gördüm” değil,
“Burada biraz durdum” dersin.

 

Final Sözleri – Birkaç Saatte Bulutların Üzerine Çıkmak

San Marino’ya sadece birkaç saat ayırmıştık,
ama şehir bize süreden fazlasını verdi.

Yüksekten bakınca her şey daha net görünür derler ya —
belki de o yüzden bu kadar iyi geldi.

Buraya dönmek için büyük planlar yapmaya gerek yok.
Sadece küçük bir pencere, kısa bir kaçamak yeter.

Ve eğer yolun bir gün Rimini’ye düşerse —
bu yükselişi mutlaka denemelisin.

Sadece fiziksel olarak değil;
belki ruhen de biraz yukarı çıkarsın.

 

— Wanderoria

 

Tags

Ayrıca Hoşunuza Gidebilir

Related post what-to-see-in-san-marino-towers-views-and-stone-streets

San Marino’da Görülecek Yerler: Taş Sokaklar, Tarihi Kuleler ve Eşsiz Manzaralar

San Marino küçük bir ülke olabilir. Ama içinde üç kule, bir krallık havası ve onlarca taş sokak barı...

Devamını Oku